29.04.2012

'VOOWW' dedirtmedi.

Geçen hafta The Vow filmini izledim.
Bence keyifli vakit geçirmek için izlenilebilecek bir film olsa da nedense çok beğenmedim.

Onun yerine daha izlenesi romantik başka ne var derseniz; 'One Day' filmi çok güzeldi mesela.



Küçüktüm bu filmi izlediğimde, belki de o yüzden hala çok severim.
Serendipity..



Bir de, romantizmden ziyade değişik bir film olan 'He loves me, he loves me not' var.
Çok akıcı olmasa da, sonu dehşete düşürmüştü beni :)


Ve ben, tutanak yazmam gerekirken burda post yazıyorum.
Üniversite yıllarımı hatırladım :))

Şimdi nereye çufçufluyoruz ?


Beni çok uğraştırsa da, zafer benim oldu. 
Pandispanyasını iki kere pişirmek zorunda kaldım, çünkü ilk defa denediğim bir tarifi 2.5 kat ölçüsünde yapınca tutmadı, ama pes etmedim :)

Kalabalık bir doğum günü kutlaması içindi ve pasta kesilip ben de dahil herkes beğeninceye kadar çok tedirgin olduğum anlar oldu.

Yolda şekli şemali bozulur mu?
Yeterli dilim çıkacak mı? 
Tadı ve kıvamı nasıl oldu?  gibi sorular aklımda dolandı durdu.

Ama değdi.


Görüntüsü de beklediğimden çok daha iyi oldu :)
Özellikle çocuklar pastanın olduğu masada olmak için birbirleriyle yarıştılar.

Şimdiden bir sonraki pastamı nasıl yapacağımı düşünmeye başladım :)
Ve tabi bir de caaanım salı tatilinde nereyi gezeceğimi .. 
Önerisi olan ?


*Pasta içeriği:
Kakaolu pandispanya
Kakaolu krem şantiyle inceltilmiş bitter çikolatalı pastacı kreması
çikolata parçaları ve fıstık

23.04.2012

KOD ADI BEETLE: Abur cubur nostaljisi..

KOD ADI BEETLE: Abur cubur nostaljisi..: Geçen gün bakkala girdim çikolata almak için, pek fazla seçenek yoktu. Bir baktım karşımda cocostar var hani şu hindistan cevizli olan. Rey...

21.04.2012

'Yine mi pasta?' vs 'Oley yine pasta'

1.si sizinki, 2.si benim tepkim olabilir:))

Mutlu oluyorum mutfakta boyle seyler yapinca.

Bu pastanin bir mutluluk sebebi de, artik vanilyali-meyveli pasta tarifimi kesinlestirmis olmam:))
Artik pandispanyayi da kremasini da oturttum.

Bir sure meyveli pasta gormezsiniz artik buralarda, ama digerleri icin hazirlikli olmakta fayda var:)

20.04.2012

Abur cubur nostaljisi..

Geçen gün bakkala girdim çikolata almak için, pek fazla seçenek yoktu. Bir baktım karşımda cocostar var hani şu hindistan cevizli olan. Reyting almamış diziler gibi gelir bana o çikolata, pek seveni yok sanırsam kısa sürede silindi piyasadan sanki :)

'Aa bundan hala var mıymış?' dedim ve çocuklukta yediklerimizi düşündüm.

Aklıma ilk olarak sakızlar geldi. 


O zamanın sakızları ayrı bir güzeldi, kocamanlardı. İçinden çıkanları nasıl da biriktirdik :)


Dünyanın en tatlı sakızı bu olsa gerek..


Küçükken nasıl ekşi gelirdi..
Büyünce hiç o tadı bulamadım :) 
Bir kaç sene öncesine kadar her gördüğümde alırdım ama son senelerde hiç görmüyorum.
Bir de küçük pakette renkli 5'li sakızlar olurdu. 
Hatırladınız mı  :)
Bigbubbles lar vardı bir de..


Ve çocukluğumda en sevdiğim şey. Ve en sağlıksızı belki de.
Kolalısına bayılırdım, günde kaç tane yerdik..


En zevkli yanı ambalajını  yırtmadan tırnakla düzeltmek :))


Sakız mı şeker mi, ne idüğü belirsiz bir sürü yenilesi şey :)


İşte şimdiki cipslerin atası :))
Yeni yeni bir sürü çeşit cips çıkmaya başladığında üretimden kalkana kadar hep en favori cipsim olmuştu bu marka :))

Bir de leblebi tozları vardı, açık satılan bisküviler, alaska marka dondurma..
Dondurma demişken bir de o zamanlar külah ucu hakkında bir efsane vardı :))
Güzel şey çocuk olmak ve o zamanları hatırlamak.
Bütün yediklerimizle beraber aklıma sokakta oynadığımız oyunlar geliyor ve bir sürü güzel anı..

Evimizin olduğu sokakta komşu çocuklarıyla oynayabilen şanslı nesildenim ben. <3


'Magnificia Presenza' izleseydim keşke..


Benim izlediğim malesef Şahane Misafirdi. Daha ilk dakikalarından sevdim ben bu filmi derken ilk replikle nerdeyse yıkıldım. Dublajlıydı.. Neyse ki üstünde durmayabileceğim kadar sardı beni. 

Kısa kısa :

- Kadroyu tanımasam da tipleri çok beğendim.
- Gerilim sahneleri çok iyiydi. 
- Başroldeki adam çok sevimli bir şey :)
- Kruvasan yaparkenki sahneler beni benden aldı. Benim pastaneli, yemek pişirmeli bir film izlemem lazım.. Benim de öyle pastanem olsun, pandispanyalarla falan içiçe..
- Makyaj, kostumler, o drama havasına bayıldım. Aşağıdaki sahne özetliyor beğenimi. 
-Allah insana çirkin şansı versin, o kuzen neydi öyle :)


Konusu ise film özeti olarak geçenden çok daha farklı bence. Özettekinden çok daha anlamlı. 
İzlenesi. 

Bu arada başroldeki adamın dublajını kim yapmış bilen varsa ne olur söylesin, çok tanıdık bir ses geldi bana ama çıkaramadım, internette de bulamadım..

15.04.2012

50/50


Aslında filmi sevdim.
Ama biraz yüzeysel miydi ne ?
Sanki kanser olan biri bu filmi izlese çok sinirlenirmiş gibi geldi; 'Ne yani, bu kadar mı?' gibisinden.
Ama acıtasyona yüklenmemeleri de güzel.

Evet evet sevdim ben bu filmi :)

Bir haylice film izliyorum, ama kim nerde oynamıştı hep unutuyorum.

Joseph Gordon-Lewitt
Filme girerken baktım Inception ve 500 Days of Summer'danmış. Heh tamam dedim :)

Bu seferde Ghost Whisperer'daki Jennifer Love Hewitt'in soyadını karıştırıp aa bunlar karı koca mı acaba kardeşler mi yoksa vs diye düşünüp durdum :)

*** Bu arada lafı geçmişken Inception' ı zaten söylemiyorum ama 500 Days of Summer da çok hoş film, yazmadan geçersem ayıp olur.

Pazar Keyfi



Bu haftanın pazar günü çok keyifli olmuş oldu.
Cankurtaran Sosyal Tesislerinde kahvaltıya gittik. Yağmur yağar mı, hava kötü olur mu, gidelim mi gitmeyelim mi derken gün sonunda kendimizi kutladık böyle güzel bir havada evde olmadığımız için :)



Her yerde menemen beğenemiyorum, alt tarafı menemen demeyin, çok basit bir yemek ama bu konuda seçiciyim :) Burdakini çok beğendim.
Tesislerdeki paçangayı zaten çok seviyorum. 
Rezervasyonumuz falan olmadığı halde sadece 5 dakika bekleyip deniz kenarı masayı da verdiler, daha ne olsun :)

Gidilecekler listemde bir yer daha eksilmiş oldu. Ömrüm yetmeyecek ama benim bu listeleri bitirmeye, gidilecekler, izlenecekler, hele okunacaklar.. 

Bu arada pazar günleri Kapalı Çarşı kapalı oluyormuş, onu da öğrenmiş oldum. Yoksa Şark Han'da Türk Kahvesi de içecektik.


Buluşmalarda peçeteye bir şeyler yazmasak, çizmesek bir tarafım eksik kalıyor sanki.

Gitmeyi düşünürseniz Sultanahmet' ten yürüyerek inmenizi özelikle tavsiye ederim. Çok güzel yerler. 

12.04.2012

CHUCK..

Ve bitti..
Az önce final bölümünü izledim..
Dile kolay 5 sezon 5 sene demek..
Sanki tanıdığım insanlar ölmüş de onlarla olan anılarım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor..
Sizi görsele boğabilirdim şu an ama resimlerin pek çoğu gözüme yeteri kadar güzel gelmedi.

Hani kitabını okursunuz da filmdeki görüntüler sizi çok hayal kırıklığına uğratır ya, Chuck şu an benim için öyle güzel bir yerde işte.

Benim için hiç bir zaman aksiyon dizisi olmadı, bildiğin romantik komedi..
Chuck ve Sarah

Ellie ve Devon - nam-ı değer Awesome-
Ellie sen ne süper bir kız kardeş ve kadınsın. Ve bay awesome sana söyleyecek laf yok zaten :))


ve diğerleri.. 
Casey, Morgan, Jeffrey, Lester..
hepsi şahsına münhasır ve hepsi harika.
İnsanlar bu diziyi niye sevmez ben anlamıyorum.

Hayatın sırrını falan çözmüyor, ya da pek bir ilginç senaryosu yok belki ama beni çok mutlu etti hep. Dediğim gibi benim için çook uzun soluklu bir romantik komedi olmuş oldu, aile, aşk, arkadaşlık konusu aslında bu. 
CIA falan hikaye :))

Geriye kaldı elimde How I met, The Big C, Raising Hope, Glee ve Big Bang Theory.
Çalışmaya başlayınca bir ara girmişti dizilerimle arama, geri dönüş vakti.

Ve bir de ayrılacaklarını öğrendiğim için senelerdir son sezonunun yarısını izlemediğim Friends.

Sanırım artık büyüdüm, sevdiğim dizilerin bitmesini kaldırabiliyorum :))

6.04.2012

Kına Gecesi Gözlemleri :)

Kına gecelerini severim, özellikle de genç populasyon mekanda ağırlıktaysa, yoksa saatlerce çiftetelliden öteye geçilmiyor :)

Bugün yengeme eşlik etmek için bir kına gecesine gittim, hiç kalkıp oynamadan geçen bir kına gecesi benim için istisnadır, ama bu da eğlenceliymiş :)

Teyze moduna geçip, aldım elime çerezimi ve meyve suyumu, kızları süze süze bıdır bıdır konuştum.

Ve işte çıkarımlarım: 

1- Arkadaşım, ilk olarak kına gecesinde müzikle ilgilenecek tek bir adam olacak, şimdilerde DJ tutmak moda ama bence gerek yok, mesela ben ablamın kınasında kendi 2 arkadaşımı çağırmıştım, sağolsunlar bize çok güzel DJlik yaptılar. Ana kural: Müzik sık sık kesilmeyecek.. 

2- Ortamı müsait ayarlayacaksın, rahat rahat oynayacaksın, ne yüzün kızaracak, ne de ay terledim mi vs diye derdin olmayacak. Denizde haşemayla yüzmek gibi, ondan da tat alamıyorum ben. 

3- Konu komşu akrabadan ziyade, arkadaş çağıracaksın, ne kadar genç, o kadar eğlence. Pist boş kalmamalı :)

4- 22:00'da biten kına gecesi mi olurmuş! :))

5- İşte kına merasimidir, danstır, çerezdir bunlar klasik, ama atraksiyon da olmalı, mesela bizim üniversite arkadaşları arasında bu klasikleşti artık, gelinin arkadaşları süpriz bir video hazırlar, tüm misafirlere slaytla izletilir. Hem eğlenilir, hem duygulu anlar yaşanılır. Kına videosu şiddetle tavsiye olunur. 

6- Hep öyle rastgele dans edilmesin, koreografik şeyler olsun, ister horon ister şemmamme ister halay hatta roman havası ama grup dansı olsun. Hem izleyenlerin de gözü gönlü açılsın. Bir de hep Ankara havası çalınmasın, müzikler çeşitli olsun, özellikle kına merasiminden sonra orta yaş üstü mekandan uzaklaşsın, disko moduna geçilsin :)

Velhasıl ben bunları düşünürken ve bıdır bıdır konuşurken, 1.5 yaşındaki yeğenimle beraber kına gecesine gelen yengem orda kaldığımız 1.5 saat boyunca çocuk terledi mi diye kontrol etti, emzirdi, mızmızlandıkça su verdi, üstünü değiştirdi, çorba yedirdi. Ben aval aval etrafı seyrederken o hep bir şeylerle meşguldü. Yani, ANNE OLMAK ZOR ZANAAT. 

Kendine not: Arkadaşlarınla aynı zamanlarda çocuk yap, millet aktivitelerde fink atarken sen çocukla uğraşıp durma.

Gezmece, eğlenmece :)

Bu hafta bol gezmeli, eğlenceli, güzel bir hafta geçirdim.
Pazartesi:
Bowling günü ! Hem de yendim, beraber oynadığım arkadaşı 6 sene içinde ilk defa :)
Haftaya okuldaki öğretmen arkadaşlarla gideceğiz, pasımı atmak için bir ısınma turu yaptım :)

Salı:

Yakın bir arkadaşımın doğum gününü kutladık. 
İlk defa karaokeye gittik, çok eğlenceliydi, tez vakitte tekrarlanası. Sonra da Taksim'in meşhur 360'ını bir görelim dedik, onu da beğendik. 

Çarşamba: 
Kuzenimin doğum günü vardı, aileyle geçirmiş oldum, iyi oldu.


Perşembe:

Üniversite arkadaşlarıyla buluşma. 
Önce Etiler Casita' da mantı yedik, 'Feraye' diye bir fırınlanmış mantı spesyali var ama bence benim evde yaptığım milföy mantısına benziyor. O da şöyle oluyor ki milföyleri (kare) 9'ar parçaya kesip içlerine kıyma koyup, kapatıp yağlı kağıt serilmiş tepside fırınlıyorsunuz. Üzerine normal mantı gibi yoğurt ve sos hazırlayıp afiyetle hüpletiyorsunuz :) 
Sonra da bir üniversite klasiğimiz olan Bebek'te ve tabi ki Ab'bas ' ta waffle yemece.. Waffle'ı da denedim evde ama çok çakma oluyor :D

Cuma:

Kına gecesine gittik yengemle, bununla ilgili ayrı bir post yazacak kadar konuşabillirim. Hatta en iyisi öyle yapayım :)

Hafta içi bol bol gezdim, şimdi hafta sonu evde dinleneyim, biraz ters oldu ama güzel oldu, hafta içi gezmesem de iş yeterince yoruyor zaten hem aslında ben gezmekten yorulmam ki:))

1.04.2012

ESKİCİ GELDİ HANIIIMMMMM...

Bu güzel hafta sonunda size iki güzel eski filmden bahsetmek geldi içimden..

ve


Bülbülü öldürmek filmini bazı sevdiğim filmlerde güzel, kalın ve kırmızı ciltli bir roman olarak görürdüm kitaplıklarda :) İçimde bir merak oluşmuştu ve izleme fırsatı bulmuştum. Cuma günü Esaretin Bedeline bakarken tekrar aklıma geldi.

Gerçekten çok eski bir yapım, ve ben yavaş filmleri normalde çok sevemem ama bu film gerçekten güzel. Konusu da, mesajı da, oyuncu ve diyaloglar da her şey sevimli.

 

Elephant Man ise insanın içini burkan bir film bence. Ama güzel, Anthony Hopkins varmış filmde :) Ben izlerken hiç fark etmemiştim, baya oluyor zaten izleyeli, ikisini de.

İkisine birden sabredemem, hem siyah beyaz eski hem yavaş filmler derseniz benim öncelik oyum Bülbülü Öldürmek' ten yana olurdu.